Salgın: Başlangıç

Zombi istilası ne yazık ki Hollywood filmlerinin etkisi ve ülkemizde ki insanların hemen her konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olması hasebi ile son derece yanlış anlaşılmaktadır.


Kendi videolarımın altına yapılan yorumlara baktığımda bunu açıkça görüyorum. En çok yapılan yorumların başında bu Kuran da yazmıyor o yüzden olmaz ve Allah Müslümanlara böyle bir şey yapmaz gibi son derece cahilce söylemler dikkatimden kaçmıyor. 100 sene evveline gidip yobaz veya cahil bir kişiye cep telefonu veya internetten bahsetsek onun vereceği cevapta Bu yorumları yapanlarınkinden farklı olmazdı. Bu Kuranda yazmıyor! Bugünse Kuran da yazmamasına rağmen elimizden düşürmüyoruz ve hemen her şart altında kolayca ulaşabiliyoruz. Bir diğer genel yorum Allah Müslümanlara böyle bir şey yapmaz söylemi ise İslam perspektifi ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Nitekim dini açıdan bu dünya sıkıntılarla sınav edilen bir mekandır. Keza zaten bu şekilde olmasaydı Marmara depremi yaşanmaz yahut Myanmar da Müslümanlara soykırım yapılıyor olmazdı. Videonun altına bu tarz yorum yapacak olan arkadaşlara yol yakınken videoyu kapatmalarını tavsiye ederim. Daha evvel ki videolarımı izleyenler bir zombi salgını konusunda durumun ne kadar ciddi olduğunu bilimsel verilerin ve dünyada ki genel durumun buna ne denli müsait olduğunu hatırlayacaktır. Filmlerden aşina olduğunuz öldükten sonra dirilen fantastik zombileri aklınızdan silin. Çünkü bahsettiğimiz konu öldükten sonra dirilen yaratıklar değil. Amerika’da her 5 kişiden 3 ü zombi salgınına inanıyor. Özellikle bu sene country diye tabir edilen Amerika’nın kırsal kesimlerinde yayın yapan yerel radyo ve televizyon kanallarında zombi salgını konusu sık sık tartışılıyor izleyiciler katılıp görüşlerini belirtiyor. Birleşmiş milletlerin ilgili kurumları yaptıkları nüfus değerlendirmelerin de dünya nüfusunu 7.2 milyar olarak bildirmektedir. Ancak bu rakama Afrika yoğun çatışma ortamı ve yetersiz devlet otoriteleri sebebi ile dahil edilmemiştir. Afrika’nın toplamında 2.5 milyar insan yaşadığı değerlendirilmektedir. Bildiğiniz üzere birkaç gün evvel Dubai-New York seferini yapan Emirates Havayolları’na ait bir uçakta salgın hastalık paniği yaşandı. Bu haberi okurken bir şey kafama takıldı. Son 40 senedir yayılan salgın hastalıkların aralıklarını incelediğim de geçtiğimiz 3 sene boyunca haberdar olduğumuz salgın hastalıklar ondan evvel ki 37 sene boyunca haberdar olduklarımızdan tam 80 kat artmış. Yanı son 3 senedir hemen her ay dünyanın farklı bölgelerin de yeni bir salgın hastalık ortaya çıkıyor. Birkaç ay evveline dönelim Azerbaycan, Irak ve Yemen de sebebi bilinmeyen haftalar süren elektrik kesintileri yaşandı. Özellikle Irakta durum isyana dönüştü. Fırınlar çalışmadı, hayat durdu insanlar elektrik gelene kadar açlık çekti ve sokakta kaos patlak verdi. Yine o günlerde Liverpool üniversitesinden uzmanlar dünya manyetik alanında şimdiye değin hiç görülmemiş sapmalar tespit ettiklerini bunun ileriki yıllarda elektronik aletleri bozup küresel bir elektrik kesintisine sebep olabileceğini açıkladılar. Aklı selim bir insan bu durumu değerlendirince acaba denememi yapıyorlar diye düşünmeden edemiyor.

CDC Türkçesi ile Amerikan Salgın Hastalık kontrol merkezi 1000 den fazla salgın hastalık üzerine araştırma ve eylem planı hazırlamaktadır. CDC geçtiğimiz sene zombi salgınını da araştırmakta olduğu hastalıklar listesine eklemiştir. 2018 yılı itibarı ile bütçesinden en çok kaynağı sizce hangi salgın için ayırdı bir tahmininiz var mı? tahmininiz zombi salgınıysa kesinlikle doğru. Fema kamplarının dünyanın hemen her yerin de inşası tamamlandı. Fema kampları hakkında ki videomu izlemediyseniz yukarıda açılan bildirime tıklayarak bu videodan evvel onu izlemenizi tavsiye ederim. Kamplara gece görüşlü dronelar ve ağır silahlar nakil ediliyor. Buda buraların hapisane olarak tasarlandığını söyleyen teorileri çürütüyor. Zaten Ruslar tarafından ortaya çıkartılan belgelerde bu teorileri 2 sene kadar evvel çürütmüştü. Şüphesi olanların tüm şüpheleri son sevkiyatlarla ortadan kalktı. Ayrıca kampların nüfusunun %20 sinide askeri personel oluşturuyor. Salgından, kaostan ve açlıktan kurtulmayı başaran istenmeyenleri ortadan kaldırmak üzere mi bu askerler istihdam ediliyor? Darkwebin karanlıklartında yayın yapan haber portalı deepwrold’ün bu konuda ki vahim iddialarını sizlerle önce ki videolarımda paylaşmıştım. Açıklamanın ardından geçen 1 ay zarfında neredeyse 16 senedir yayın yapmakta olan bu portal sırra kadem bastı. Dünya çapında bahis oynatan milyonlarca dolar değerinde ki siteler bazen kıyametle ilgili bahisler oynatıyor. Zombi kıyameti geçtiğimiz yıllara kadar en olası görünmeyen kıyamet senaryosuydu bu yüzden uzaylı istilasından bile sonra geliyor ve olması durumunda olmayacağı düşünüldüğü için en yüksek bahsi bu olaya veriyorlardı. Ancak bu sene en olası senaryo bu yüzdende diğer onlarca senaryo arasında en az parayı zombi kıyametine veriyorlar. Sizleri çok parlak zekaya sahip birisiyle tanıştırmak istiyorum. İsmi Alexander Alemi Uzmanlığı nano teknoloji yazılım ve fizik. Amerikan fizik topluluğunun saygın bir üyesi. Alemi öğrencilik yıllarında hocasıyla çok yakınmış. Hocasına bir gün devletin bazı birimlerinden yetkililer gelip nano teknolojiyi kullanarak bir zombi virüsü yaratmasını teklif etmişler. Hocası bu teklifi kabul etmemiş, 1 hafta kadar sonra şüpheli şekilde evinde intihar etmiş. Bunun üzerine Alexander 2015 senesinden günümüze kadar devam eden bir çalışma başlattı. Salgını detaylı şekilde modelledi ve insan psikolojisini böyle durumlar için test etti. Alemi ve meslektaşları, teknolojik bir zombi virüsünü kaynak alarak insanların bir zombi tarafından enfekte edilmesi gerektiğini varsaydı, ABD’deki zombi enfeksiyon oranını tahmin etmek için standart hastalık modellerini kullandılar. Standart protokolü takiben, zombiler sadece yürüyerek seyahat ederler ve doğal olarak ölmezler. Çünkü vücutlarında ki nano botlar gerektiğinde hücreleri yakarak onlara ekstra besin sağlayabilirler. Ayrıca yaralandıklarında hücre duvarını normal bir insanınkinden çok daha hızlı onarırlar. Nano botlar saniyeler içerisinde insan hücrelerini taklit edebilirler. Esasen, epidemiyologların diğer virüslerin yayılmasını hesaplamasıyla çok benzer, ancak zombilere özgü kurgusal parametreleri kullanarak gerçekçi bir model kullandılar. Ulaşım altyapısı çöküşü de dahil olmak üzere bazı varsayımlarda bulundular.

Böyle bir durumda ulaşım halkasında ilk olarak hava alanları çöküyor. Salgınla ilgili yayılma hızı, ulaşım, iletişim ve insan psikolojisi ile insan kitlelerinin hareket eğilimleri için ayrı ayrı modellemeler yaptılar. Modele göre Amerika da, Rockies dağları en güvenli yer – seyrek nüfuslu ve ulaşılması zor. Kurtulanlar toplu şekilde buraya hareket etme eğiliminde. Nüfusun yoğun olduğu yerler de salgını başlatmak için en iyi bölge. Modelde salgın başladıktan Yaklaşık 28 gün sonra (acaba tesadüf mü?), zombilerle kaplanan bölgeler arttıkça enfekte olmayan insanlar için her yer daha tehlikelidir. Eski CDC çalışanı Terrence McCoy Washington Post’a verdiği bir demeçte, nüfusun büyük bir yüzdesi herhangi bir bölgeye doğru göç ederse, oradaki enfeksiyon riski artacaktır. Demişti. Yani modellemenin aksine Rockies dağları güvenli gibi görünse de aslında salgının yayılmış olduğu bölgeler kadar tehlikeli. Alemi ve ekibi, ülkenin nüfus merkezlerini modellemiş ve daha sonra bir rastlantısallık unsuru olan bazı olası etkileşimleri modele ilave etmiştir. Zombi sağlıklı bir insanı ısırabilir ve enfekte edebilir veya insan zombiden kaçabilir veya öldürebilir. Ayrıca, gerçekte, bir salgın muhtemelen tüm ülkede bir anda başlamaz ve bazı değişkenler vardır. Zombiler nanobotların programlanmasına göre önceden kestirilemez şekilde az ya da çok agresif ya da az ya da çok hareketli olabilir. Bu nedenle araştırma ekibi, bir salgını simüle etmenizi, bir başlangıç ​​noktası seçmenizi, zombi-öldürme oranına zombilerin enfekte edebileceği insan sayısını ve zombilerin hızlı mı yoksa yavaş mı olduğunu gösteren etkileşimli bir modelle salgını ayrı ayrı defalarca simüle ettiler. Simülasyon sonuçlarına göre New York’ta bir cafe de başlayan yavaş ve Agresif olmayan bir zombi salgını 24 saat içinde yıkıcı oluyor. Ortalama 1 hafta içerisinde tüm Amerika’yı kaplıyor. Havaalanlarının ve limanların kapalı olmasına rağmense tüm dünyayı sarması 3 ay sürüyor. Alemi, “Zaman göz önüne alındığında, simülasyona daha karmaşık sosyal dinamikler eklemeye çalışabiliriz, örneğin insanların büyük şehirlerden tahliye süresini kısaltmak, uçak seferlerini dahil etmek veya zombi salgını hakkında bir farkındalığa sahip olmak gibi. Ancak yaptığımız en hafif modelleme bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Öte yandan enfekte olmayan insanlar üzerine yaptığımız modelleme bizlere toplumumuzun bir başka zayıf noktasını gösteriyor. Dış dünyayla tüm iletişimimiz teknolojiye dayalı ve teknolojinin kontrolü başkalarının elinde. Yani cep telefonumuz çalışmadığında ve internetimiz olmadığında televizyon ve radyodan haber alamadığımızda biz sıradan insanlar güvenli olduğumuzu düşündüğümüz evlerimizde otururken dışarıda neler olduğundan asla haberdar olamayız. Haberimiz olmayan bir salgından ancak bir şeylere gözleriyle şahit olan insanlar ölmediylerse erken davranıp kaçmayı başarabilir. Salgından kurtulmada anahtar nokta salgının bir adım önünde ve süratli hareket etmekte yatıyor. Fakat böyle bir salgın durumunda bizlerin gerekli istihbarata sahip olamayacağı çok açık.” demiştir.


Sıkı tutunun Meksika’ya gidiyoruz. DR. Patricia Villaseñor uzun yıllar boyunca dünya sağlık örgütü adına Afrika’da görev yapmış salgınlar konusunda uzman birisi. Günümüzdeyse Meksika’da Guadalajara Üniversitesin de çalışmakta. Pek çok zombi filmi senaristi salgın modellemesi konusunda yıllardır kendisine danışıyor ve senaryoları buna göre şekillendiriyorlar. Villasenor şu anda ise Meksika hükümeti adına bir salgın modellemesi geliştirmekle meşgul. 2 Senedir üzerinde çalıştığı salgın modeli hakkında Meksika hükümetiyle yaptığı gizlilik anlaşmasından dolayı çok fazla bilgi vermiyor. Ancak modellemenin sonuçları sebebiyle Meksika Devletinin Pico de Orizaba dağında 100.000 kişiyi barındıracak kapasiteye sahip yüksek güvenlikli bir bölge inşa etmeye başladığı basına sızan haberler arasında. Doktor Patricia bir konferansta modellemesine dair kısa bilgiler paylaştı. Modelleri pek çok diğer meslek taşı gibi nano teknolojiye dayanan bir salgını referans alıyor. Salgının önlenememe sebebi ise son derece komplike. Nano botlar bir defa programlandıktan sonra kendilerini çevreye ve şartlara göre yeniden ve çok hızlı yapılandırıyor bu sebeple de enfeksiyonun ne şekilde gelişip yayılacağı önceden kestirilmesini imkansız bir hale getiriyor. Ayrıca bozulan insan hücrelerini hızla taklit edebiliyor örneğin enfekte olmadan önce gözleri az gören birisi artık çok daha net görebiliyor. Birde iyi haberi var. Dünya da bu tarzda yarı organik hibrit nanobot üretebilen sadece 2 laboratuvar bulunuyor. Yani salgın yaşanırsa bu tipte virüsü ancak bu iki laboratuvardan birisi üretmiş olmalı. Dr Villasenor’un modellemesinde ortaya çıkan zombilerin virüsün farklı şekillerde evrimleşmesi sebebiyle çok değişik türleri bulunsa da artı ve eksi temel özellikleri hemen hemen aynı. Modellemede zombiler göreceli olarak normal bir insandan daha aptal daha içgüdüsel hareket eden varlıklar olacaklar. Enfekte olan kişinin yaşıyla da orantılı olarak gerektiğinde koşup hızlı hareket edebilen, gözleri iyi gören, uzun süreler açlığa dayanabilen, yaraları çabuk iyileşen ve yaşamak için normal insanlar gibi tatlı suya gereksinim duyan yaratıklar olacaklar. İnsanlar böylesine bir salgının Amerika’dan başlayarak dünyaya yayılacağı kanısında bu yüzdende böyle bir durumda Meksikalıların çoğu Amerikan sınırından olabildiğince uzaklaşmayı düşünüyor. Bense onlarla aynı fikirde değilim.  Böyle bir salgın öncelikle Afrika’da başlaması çok daha olasıdır. Öte yandan bir sürprizle belki Latin Amerika ülkelerinden bir tanesinde de patlak verebilir. İnsan psikolojisi zamanla her ortama uyum sağlayabilir ancak bunun için uzun bir alışma evresi gereklidir. Bu süre zarfında da büyük kayıplar yaşanacağı açıktır. Böyle bir salgının gerçekleşmesi durumunda Uyuşturucu kartellerinin savaş alanına çevirdiği sokaklar bile salgının yaşandığı bölgelerden çok daha güvenli olacaktır şeklinde açıklama yapmıştır.

Bilim adamlarının ve komplo teorisyenlerinin en çok merak ettiği şeylerin başında da post apokaliptik bir dünyada ki sosyolojik durum. Nihayetinde salgının üzerinden bir süre geçtikten sonra geriye kalanlar bir şekilde bu zor duruma ayak uyduracaktır. Fakat nasıl bir düzen oluşacağı hakkında çok fazla soru işareti var. Örneğin erkek nüfusunun çok azalması olası. Öte yandan güvenlik barınma ve gıda gibi konular hasebiyle de pek çok sokak çetesi kurulacağını da tahmin etmek güç değil. İnsanlar güvende hissetmek adına bu çetelere katılmak isteyecektir. Elbette ki öyle herkesi kabul etmeyecekler neticede çetelerin var olabilmesi için kurbanlara ve kaynaklara ihtiyaçları vardır. Kaynak olan bölgeleri uzun süren savaşlar sonunda bir şekilde paylaşmaları da oldukça olasıdır. Salgının daha da ilerisinde ise güvenli bölgeler oluşturularak buralarda ufak yönetimler kurulması oldukça olası. İletişim aygıtlarının tekrar aktif olması son derece uzak bir ihtimal olduğundan kısa dalga telsizler iletişim için hayati önem taşıyacaktır. Bu süreç zarfında birkaç yıl boyunca merkezi bir otorite kurulması oldukça uzak bir ihtimal. Yani artık adalet olgusu bu psikoloji bozulmuş imkansızlıklarla mücadele eden insanların vicdanına kalacaktır. Bu durumda son derece korkutucudur. Ayrıca beslenme alışkanlıkları baştan aşağıya değişecektir. Nitekim eski hayatlardan kalma sanayi tipi gıdalar artık üretilemeyecektir. Örneğin post apokaliptik bir ortamda çikolatalar olmayacaktır Ancak geleneksel süt tatlıları kolayca imal edilebilecektir. Yeni dünya da tahmin edebileceğiniz gibi bağımlısı olduğumuz cep telefonları ve bilgisayar oyunları da olmayacaktır. Fakat bu durumdan olumlu etkilenecek olan bir şey de var oda doğa… Örneğin sistematik balık avcılığı olmayacağı için denizlerde ki türler artacak doğa kirletilip katledilmediği için kendisini yeniden toparlayacaktır.

  • Leave Comments