Ay In Gizemleri II

Ay In Gizemleri II

NASA, neleri saklıyor? En azından astronotların gördüklerini saklıyor. Hatta onların bizzat anlattıklarını dahi inkâr ediyor. Peki, NASA bunu neden yapiyor? Eğer astronotların Yer Kontrol ile konuştukları doğruysa – ki elde birçok teyp bantı vardır – bunlar neden yeterli görülmüyor? California Üniversitesi’nden Dr. James Harder, kayıtları NASA kayıtlarıyla karşılaştırdığını ama NASA’nın her nedense bu kayıtları resmen kabul etmediğini; ama üst düzeyde özel olarak dogrulandığını söylüyor. Bir hükümet ajanı ise olayların örtüldüğünü kabul ederken, korkunun panik kaygısından kaynaklandığını belirtiyor. UFO’lar bir yana, Ay’la ilgili bilgilerin SSCB ve ABD tarafından saklanması için gösterilen “panik” olgusu yeterli değil…

090120moon1

Bu olay, belki kapalı bir rejim olan SSCB’de yeterli olabilirdi; ama demokratik bir ülke olan ABD’de normal değildir. FBI ve CIA tarafindan VVashington’un bürokratik koridorlarında oluşturulan ketumiyet girdabın arkasında kimler vardir? Ve soru yine gündeme geliyor; neden??? George Leonard, tüm çalışmalarını ve araştırmalarını, hayâtî ama başka bir soruya yöneltiyor; “Eldeki veriler ve sınırli fotoğraflar, NASA tarafından kabul ediliyor; ama yaptıkları çalışmalar çok az veya bireysel. Ay’la ilgili sistematik bir çalışmanın yapılmasına engel olan nedir? Ya da NASA, neleri, ne nadar biliyor? Gizemi çözmek isteyenlerin ellerindeki bilgiler, NASA ve eski Sovyet yetkilileri tarafından kısıtlanmış yada özellikle yetersiz kılınmıştır.” Tam ve gerçek bir resmî açıklama, toplumu paniğe sokabilir mi?

charon

Geçmişte evet ama bugün belki. Hatta hayır; çünkü günümüzün toplumu böylesine evrensel bir olaya dahi duyarsız kalacaktır ve bu olası davranış, yetkililer tarafından artık bilinmektedir. Öyleyse, ya astronotların ve gözlemcilerin anlattıklari dogru degildir, ya da gizliliğin arkasında çok daha geçerli bir neden vardir. Ne mi? Leonard, burada da iddiali; “Geçerli neden, çok daha makrodur. Yani dünyadışı bir zeka ile bir anlaşma veya ortak bir görüş birliği sağlanmıştır. Bunun da toplum tarafından bilinmesi, birilerine göre yetersizdir..” Arizona’daki Amerikan Meteorit Müzesi Müdürü otan Dr. H. H. Nininger, 1952 yılında yapılan bir gözlemde, Ay’da 20 mil uzunluğunda bir cam duvarın bulunduğunun resmen kanıtlanlandığını söylüyordu. Nininger’e göre, bu duvarın bulunduğu Verimlilik Vadisi’ndeki Messier ve Pickering kraterleri, normal değildirler ve hatta yapay olmaları gerekir. Bu iki kraterin arasında girişinin gözlemlendişi bir tünel vardır (Science Sgest-Kasım 1952).

Benzeri bir iddia, Britanya Astronomi Birligi’nden DR. H. P.Wilkins tarafından ileri sürülmüştür. Bilim adamına göre, Ay’ın dış yüzeyinden içeri giden tüneller ve yollar, yani Ay’ın içinde bosluklar vardır. Akla hemen bilim kurgunun büyük ismi H. G. wells geliyor. “Ay’da ilk insanlar’ adlı çocuksu romanında, Ayın içinde yaşayan bir uygarlığı: Selenitler’i hikâye etmişti. Oca Wells, birşey biliyor muydu? Galiba kesin sözü burada vemek mümkün değil; biraz daha zaman gerekiyor olabilir. Ama insanlığın dikkati artik Mars’a yönelmiş durumda ve sanki artık Ay yokmuş gibi davranılıyor. Ya da gidildi, görüldü ve daha fazla karıştırılmaması mı istendi?

Far-side-of-the-moon_NASA

12 Ağustos 1971’de, Apollo-15’in kumandanı astronot David Scott, bir basın toplantısı yaptı; “Aya gittik, gözlemcilerin elde attiği bilgileri test ettik; ama araçlarımızın kaydettiği bilgiler, mekanik veya elektroniktir. Daha önemlisi düşüncelerimizdeki bilgilerdir. Plutarch’dan gelen bir sözcük var; ‘Düşünce, rastgele doldurulan bir kap veya tas değildir, ama düşünce, bir ateştir ve onu yakmak için ateş gerekir.” Sonuç olarak, Ay’ın yapay bir uydu olduğunu düşünmeyebiliriz; ama bunun için düşünsel bir devrime ihtiyacımız var gibi. Yani geçmişimizdeki tutuculuk bağlarğndan kurtulmalıyız. Yeni bir insan gerçeğini aramalı ve düşünceyi özgür bırakmalıyız. Bir zamanlar, Ay’a ayak bastığımızda çok heyecanlanmıştık. Ama eğer Ay, bilinmeyen bir zekanın ürünü olan yapay bir uyduysa, bunu kanıtlamak, insanlığın kendisini ve yasadığı ortamı tanıması yönünden daha heyecan verici olacaktır.

Bunların sonucunda, Ay’ın yapay bir transformer dünya olduğu söylenebilir veya iddia edilebilir. Ay’da bir yaşam oldugu ile ilgili bir belirti veya iz bulunamamıştır; ama Dünya’daki volkanik küllere benzeyen Ay toprağı veya tozu üzerinde yapilan deneylerde, bitkisel yaşama elverişli olduğu anlaşılmıştır. Ama ortada böyle bir yaşam yoktur. Marjinal iddialara göre Ay, UFO’ların üssüdür veya kullandıklari özel bir araçtır; ama bu da bir iddiadan öteye gitmemektedir. Yüzeyde zaman zaman garip ve geometrik şekiller görülmüş; ama bu görüntüler ya hemen kaybolmuş, ya da bir daha görülememiştir. Yine dünyadışı bir anlaşma mı?

iapetus_ridge

2001 Uzay Yolu Macerası “A Space Odyssey” filmini hatırlarsınız. Filmin temel objesi, dev bir monolit, yani taş bir bloktu. Arthur C.Clarck’ın bu ölümsüz romanında ve de filminde monolit, insanlığa yol gösteriyordu. Ranger Krateri yakınında, benzer bir monolit, birkaç kez görüldü; ama sonra kayboldu. Derken başka yerlerde yine görüldü; ama onlar da kayboldular. Adı gizli tutulan bir NASA görevlisinden aldığı fotoğrafı kanıt olarak gösteren araştırmacı George Leonard, yine aynı kraterin yanındaki dev taş blogu gösterdi. Resim, çok netti ve üzerinde Y ve Z harflerine benzer şekiller vardı. Leonard, şöyle diyor; “Ay, UFO’lara aittir. Bizi Bronz Çagı’ndan beri izliyorlar. Politikalarımızı ve savaşlarımızı gözlemliyorlar. Aslinda, Dünya üzerinde birçok iz bırakmışlardı. Ranger 7’nin fotoğrafları, bunları gösteriyor.”

p017khzc plato_2007_05_26dp_sharp_small 0232

The Moon after Apollo 12 left lunar orbit. The photo was taken from the command module, November 1969.

The Moon after Apollo 12 left lunar orbit. The photo was taken from the command module, November 1969.

binocs1 Moon-craters Moonbase1 lunar_3 LPOD-Aug15-08

  • Leave Comments