İzmir Saat Kulesi Altındaki Gizli Geçit Ve Atatürk Suikasti

 

İzmir Türkiye’nin 3. Büyük şehri. İçinde pek çok medeniyet barındıran bu şehir çok eski ve köklü bir tarihe sahip. Bununla beraber köklerinde hala bu eski medeniyetlere ait gizemli izler taşıyor. Tıpkı birazdan değineceğimiz saat kulesi altındaki gizli tünelde olduğu gibi. Fakat asıl konumuza gelmeden önce bölgede bulunan bazı tünel ve geçitlere göz atalım.

2 BİN 500 YILLIK TÜNEL

Bugün Kadifekale olarak adlandırılan Pagos dağının adının antik kaynaklarca Grekçe’de ‘Tepe’ anlamına gelmektedir. Helenistik ve Roma dönemi kentinin akropolü M.Ö. 334’te Pagos dağı eteklerinde bir tepe üzerinde bulunan kale Anadolu’yu Pers egemenliğinden kurtaran Makedonya Kralı Büyük İskender’in isteği ile yapılmıştır.

Yıllardır İzmir’in gündeminde olan “Agora’dan Kadifekale’ye tünel var” iddiasının gerçek olduğu ortaya çıkmıştır. Doç. Dr. Akın Ersoy yönetimindeki bir ekip tarafından 2010 YILINDA Agora ile Kadifekale semtleri arasında yapılan çalışma sonucunda tarihi bir tünel bulunur. Roma Dönemi’nde inşa edilen 2 bin 500 yıllık tünelden, hala Agora’ya su akmaya devam ettiği belirtilir. DHA muhabirleri, ekiple beraber Agora semtindeki eski bir evin avlusundan bu efsanevi tünele girerek bir süre tünelin içinde yürürler.

Yüksekliği 2 metre, eni 1 metre olan tünelin, binlerce yıl öncesinde olduğu gibi, gidilebilen bölümüne kadar hala sağlamlığını koruduğu görülür. Tünelin bir bölümünün düz olduğu, zaman zaman ise kıvrılarak ilerlediği dikkat çeker. Tünelin uzunluğunun nereye kadar devam ettiği ise tam olarak belirlenemez. Oksijensiz bir ortam olması ihtimaline karşı, daha sonra tam donanımlı olarak tünele girilerek, uzunluğunun ve nereye kadar ulaştığının ortaya çıkarılacağı belirtilir.

Roma dönemi su kanalları aslında tünel büyüklüğündedir. Bu su da tam 2500 yıldır bu kanallardan kesintisiz Agora’ya akmaktadır. Şu anda tünelin gidebilen kadarının içi diz hizasına kadar pınarın suyu ile doludur.

Kale’den Kemeraltı’na tünel mi var?

İzmir’de bir efsane gibi konuşulan, Agora ile Kadifekale’yi birbirine bağlayan binlerce yıllık tünelin 2010 yılında ortaya çıkarılmasından sonra bu kez de İkiçeşmelik semtinde başka bir tünel 2016 yılında bulunur. Bu ikinci tünel de yine aynı bölgedeki İkiçeşmelik semtinde bulunur.

İki katlı bir İzmir evinin bodrum katında bulunan tünelin varlığını mahalle halkı yeni öğrenirken, diğer tünelle bağlantısının olup olmadığı da içine arkeologların girip, inceleme yapmasıyla anlaşılacaktır. Bir insanın rahatlıkla yürüyebileceği bir yükseklik ve genişlikte olan tünelin henüz güvenlik açısından kontrolünün yapılamadığı, bu yüzden de içine girilmediği belirtilir.

Cami Avlusundaki  Roma Tüneli

İZMİR’in Konak İlçesi’nde, restorasyon çalışmaları yapılan, Damlacık semti yolu üzerindeki Aliağa Camisi’nin avlusunda bulunan Roma döneminden kalma tünelde bu yönden dikkat çeker.  Gedizli Ali Ağa tarafından 1672 yılında yaptırılan, İzmir’in en eski camilerinden biri olan Aliağa Camisi’ni yanı başında bugüne kadar birçok İzmirlinin ve bulunduğu semt halkının bile varlığından haberdar olmadığı Roma dönemine ait tünelde dikkat çeker. Çevresinde su kanalları ve dehlizlerin bulunduğu, daha önce bilinen caminin avlusundaki, 1933 yılında bulunan ve 270 metre uzunluğunda olduğu söylenen tünelde yeterli arkeolojik ve bilimsel inceleme yapılmadığı öne sürülür.

Hasan Tahsin Özer adındaki bir inşaat teknikerinin, İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne verdiği 13 Ekim 1980 tarihli raporda, Ali Ağa Camisi’nin batısındaki istinat duvarı altında yer alan dehliz ağzından içeri keşif gezisi yaptığında 60 metre kadar düz yürüdüğünü, sonra doksan derece sola dönerek 8 metre sonra durduğunda içine giremediği, boyutları 300 x 200 x 160 metre olan bir boşluk gördüğünü yazmış. Bu boşluğun üst seviyesindeki künkten (borudan), saniyede 0.3 litre su aktığını, ayrıca tünele birçok bölümden sızıntılar halinde su geldiğini eklemiş. Bu su, tünel çıkışına 10 metre kala bir boruya girmekte ve nereye gittiği halen bilinmemektedir.

İnşaat teknikeri Hasan Tahsin Özer’e göre tünele (dehliz) ulaşan bu su, Cami Sokağı’nın dış duvarında görülen çeşmeye aittir. Bu suyun aktığı tünelin tabanının, Ali Ağa Camisi’nin tabanına göre dört metre kadar yüksekte olması ve suyun nereye gittiğinin bilinememesi akla şunu da getirmektedir. Özer, raporunda, “Su zemin içinde dağılabilir ve bu arada caminin duvar içlerine değerek rutubet ve tahribat edebilir” diye yazmıştır.

Caminin olduğu mekanda bulunan tünel ağzından fakülte zamanımda bende girip inceleme yapma fırsatı bulmuştum, o yıllarda bile çok bilinmeyen bu tünel basit ahşap tahtalar ile çakılmıştı, cami görevlisine  nedenini sorduğumda eski zamanlarda birkaç kişinin define bulma ümidiyle içeri girip çıkmadığını, bu sebep ile de içeride göçük batak olabileceği için başkası girmesin diye kapatıldığını söylemişti.

Bir gece bahsi geçen tünelin ağzından içeri girip ilerlediğimde ki bu tünel 1.5 metre uzunluğunda ve 80-90 cm genişliğinde bir yer olup eğilerek iki büklüm ilerlemenize ve tek kişi olarak yol almanıza imkan veren bir yapı şeklindeydi, zifiri karanlık eski taş tünelde 15-20 metre kadar ilerleyince bastığım yer balçık haline gelmeye başladı ve tünelde hafif bir eğim şeklinde devam ederken 5-6 metre sonra taşların tüneli yer yer kapattığını gördüm, büyük ihtimalle eski depremler sonrası çöküntü olmuştu. Geri geri çıkarak tünelden ayrıldım. Yıllar sonra bu yerden geçerken baktığımda, eski tünel ağzı büyük bir beton kapak ile örtülmüştü. Kim bilir belki de içindeki çöküğün temizlenip derinlerinde sakladığı sırrın bulunmasını hala bekliyordur .

Tarihi Kemeraltı Çarşısındaki Gizli Tüneller

Tarih boyu, doğu ve batı pazarlarının İstanbul’dan sonra en önemli bağlantı noktası olan Tarihi Kemeraltı Çarşısı, dünyanın en büyük açık hava alışveriş merkezidir. İzmir’in kalbi, Türkiye’nin en eski çarşılarından olan Kemeraltı, Konak’tan Mezarlıkbaşı’na kadar olan yaklaşık 5 km2 genişliğindeki ve yaklaşık 15.000 iş yerini kapsayan bir alan olup İzmir’de gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir.

Antik Dönem’den beri var olduğu bilinen Tarihi Kemeraltı Çarşısı, kendi gibi birçok tarihi yapıyı da barındırır içinde. Tarihi 16.-17. yüzyıla kadar uzanan çeşmeler, hanlar, hamamlar, camiler, şadırvanlar ve mescitler, iç içe girmiş dükkanlar arasında selamlar ziyaretçilerini. Konak Meydanı’nda Saat Kulesi’ni arkanıza alıp Anafartalar Caddesi’nden çarşıya girdiğinizde sanki bir zaman yolculuğuna çıkarsınız. İşte bu tarihi çarşı içindeki bazı yerlerden ve bodrumlardan, inilen ve eski tarihi balık haline kadar ilerleyen bazı tüneller olduğu ve bunların birbirleri ile bağlantılı olduğu söylenmektedir.

İzmir Saat Kulesi,

İzmir saat kulesi,  Osmanlı padişahı II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıl dönümünü kutlamak için 1901’de inşa edilmişdir.

Konak Meydanı’ndaki İzmir Hükümet Konağı, Kemerlatı Çarşısı girişi, Konak Yalı Camii ve İzmir Büyükşehir Belediyesi binası arasındaki alanda yer alır. 25 metre yüksekliğinde dört katlı olan kule, Sultan II. Abdülhamit’in iradesi gereği Osmanlı vilâyetlerinde aynı dönemde meydana getirilmiş birçok saat kulesinden birisidir. Ancak özgün mimarisi ve yapımında izlenen yöntem gibi nedenlerle diğer saat kuleleri arasında özel bir yer edinmiştir. Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü ve en zarifi olarak kabul edilir.

 

İzmirli mimar Raymond Charles Péré tarafından tasarlanan kulenin saatinin Alman imparatoru II. Wilhelm tarafından hediye edildiğine dair kayıtlar vardır. İnşaatın temel atma töreni 1 Eylül 1900’de Abdülhamid’in 24. cülus yıl dönümü kutlamaları sırasında atılmıştır. Kulenin inşaatı 1901 yılı Ağustos ayı içinde genel hatlarıyla tamamlanır. Olay buraya kadar tarihi bir düzende ilerler, fakat saat kulesinin tam yapıldığı nokta aslında çok önemli gizli bir geçidin altından geçmektedir.

 

Gizemli olaylara hayranlığı ve bu tür konuları araştırmaya meraklı bir padişah olarak bilinen Abdülhamid’in kulağına o devirde yapılan bazı kazılar neticesinde, bölgede gizli bazı tüneller ve geçitler olduğu, bunların çoğunun sahil kıyısında bazı yerlere bağlandığı söylentisi gelir. Bu konunun araştırılmasını istendiğinde bu tünellerin bazılarının eski sarnıçlar ve su kanalları ile bağlantısı olan roma döneminden kalma yapılar olduğu, Kadife kalenin altından, şehre farklı kollardan ilerleyen ve sahilde son bulan ara tünel ve geçitler olduğu  buraların o dönemde düşman saldırılarından güvenle kaçıp, saklanmak ve başka bir yere geçiş yapmak için kullanılabileceği iletilir ve ulaşılan bu noktaların haritası ile rapor kendilerine taktim edilir.

Zamanında Yerebatan sarnıcı ve medusa lahti gizemi ile de araştırma yaptıran II. Abdülhamid’in elindeki bu veriye göre, bu geçitlerin birleştiği noktada bir boşluk oluşturan şimdiki saat kulesinin merkezine anıtın yapılmasını ister. Öyle ki buraya en yakın yer İzmir hükümet binasının altındaki bir noktadan da bağlantılıdır. Yani bir tehlike vuku bulduğunda buradan, saat kulesindeki gizli geçide hızlıca intikal edilerek beklenmesi mümkündür.

Bu düşünce ve tez ileride kullanılacaktır, çünkü  16 Haziran 1926 Çarşamba günü İzmir’e gitmek üzere seyahatte bulunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e suikast yapacak ihbarı üzerine, İzmir seyahatini ertelemeyip, yolculuğuna devam etmiştir.  Suikast şebekesi, aylardan beri birtakım özel tertibat ile her ne olursa olsun Gazi’ye karşı suikast yapmayı ve bu suretle de hükümeti devirmeyi kararlaştırmıştır. Suikast önce Ankara’da tasarlanmış, Erzincan Milletvekili Sabit Bey’le Faik Bey’in müdahaleleri ile önlenmiş, daha sonra Bursa’da düşünülmüş, bu da uygun görülmeyerek İzmir’de gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.

Fakat 16 Haziran 1926’da İzmir’e gelmesi beklenen trenin gelmemesi sonucu Giritli Şevki durumu İzmir Valisine ihbar etmiştir. Bu sırada İzmir e gelmiş ve hükümet konağında olan Atatürk’ün yaşamından endişe duyan yetkililer  tehlike anlaşılıncaya kadar bu tünelden saat kulesi altındaki yerde bekletmiş ve suikastı hazırlayanlar, suç vasıtaları olan bomba ve silahlarıyla birlikte yakalanıncaya kadar çıkmasına engel olmuşlardır.

İzmir Hükûmet Konağının tarihçesine bakacak olursak  bina  Konak Meydanında bulunmaktadır ve saat kulesine 90 mt uzaklıktadır. 19. yüzyılın başında inşa edilen konak Katipzade ailesine ait olan Voyvoda Konağı veya bilinen adıyla Katipzade Konağı, bir süre Osmanlı İmparatorluğu tarafından kiralanarak valilik binası olarak kullanılmıştır. Projesi 16 Kasım 1867’de onaylanan yeni bina, eski konağın yerinde inşa edildi ve 1872’de tamamlandı.  31 Temmuz 1970’te çıkan yangında zarar zarar gören bina, ileriki yıllarda yıkıldı. Bu sırada ortaya çıkan geçidin gizli girişi alel acele kapatıldı.  1971’de yeni bir bina yapılması için proje yarışması düzenlendi.  Konağın ana binası 1980’den sonra orijinaline benzer bir şekilde yeniden yapıldı. Metro inşaası sırasında bazı çökükler olunca, bunun eski su yolları ve tünelin bir parçası olduğu düşünülerek tekrar kapatıldı.  2017’de bina bakıma alındı. Şu anda ise gizli geçidin buradaki girişi ve tünele dair bir iz bulunmamakta.

Hala izmir denince ilk akla gelen saat kulesi, şehrin simgesi olmayı sürdürmekle beraber, içinde pek çok sırrı gizlemeyi sürdürmektedir.

 

Kaynakçalar:

http://www.izmirdergisi.com/tr/dergi-arsivi/33-9uncu-sayi/2110-izmir-in-taci-kadifekalehttp://www.erolsasmaz.com/?oku=411https://www.youtube.com/watch?v=S3vPdOVoveQ&t=7shttp://kemeralti.info/cakaloglu-hani/http://www.yd.com.tr/en/portfolio/izmir-hukumet-konagi-restorasyon-projesi/https://www.youtube.com/watch?v=C4BVAnzbEMohttps://www.youtube.com/channel/UCwToH3F422Zbi_ohT_kVgeA

  • Leave Comments