Bitkiler Gerçekten Yaşıyor

Bitkiler Gerçekten Yaşıyor

Bitkiler üzerinde yapılan parapsikolojik deneylerden söz edilince akla gelen ilk isim Cleve Bacster’dir. Bacster aynı zamanda poliyograf denilen yalan makinesinin de yaratıcısıdır. Ünlü uzman bir gün bitkilerdeki öz suyun, köklerden yapraklara gelinceye kadar geçirdiği evreleri incelemek, zamanı belirlemek istedi. Yalan makinesinin elektrotlarını bitkiye bağlayarak, çizdiği grafiği incelemeye başladı. Bitkinin verdiği ölçüler bir hayli ilginçti. Sanki konuşuyor gibiydi. İşte bu his, Bacster’ i değişik deneyler yapmaya zorladı. Amacı bitkinin biraz olsun canını yakmaktı. Ancak bitkinin çizdiği grafiklerde bir değişiklik olmadı.

tomato 2012070215491074897

Ne var ki bitkiyi yakmayı düşündüğü an, grafikte farklı eğriler belirmeye başladı. Bitki, Bacster ’in düşüncelerini okur gibiydi. Bilim adamı bitkiyi yakar gibi yapınca, grafik hemen normale döndü. Bitki yakılma düşüncesiyle, yakar gibi yapmayı birbirinden ayırıyordu. İşte Cleve Bacster’ in yaptığı bu deneyden sonra, bitkilerin o güne kadar bilinmeyen ilginç bir özellikleri ortaya çıktı. Bitkilerin de kendilerine has bir duygu dünyaları vardı. Bacster bu incelemeleri geliştirdi. Bitkiler insanların akıllarından geçenleri anlayabiliyorsa, mutlaka kendi aralarında da bir ilişki vardı. Odaya dört değişik tür çiçek koyarak, hepsini ayrı ,ayrı elektrotlara bağladı. Çiçeklerden birini yakmaya kalktığı zaman hemen hepsinin tepkisi aynı oldu. Bacster, daha sonra deneylerine Faraday Kafesi’nde devam etti. Sonuçların hiç değişmediğini gördü.

cleve-backster1 Backster_and_plants

Bitkiler yalnız kendilerine değil, öldürülmesi düşünülen hayvanlara bile acıyor, şiddetli tepkiler gösteriyorlardı. Bitkiler üzerinde yapılan parapsikolojik deneylerden söz edilince akla gelen ilk isim Cleve Bacster’dir. Bacster aynı zamanda poliyograf denilen yalan makinesinin de yaratıcısıdır. Ünlü uzman bir gün bitkilerdeki öz suyun, köklerden yapraklara gelinceye kadar geçirdiği evreleri incelemek, zamanı belirlemek istedi. Yalan makinesinin elektrotlarını bitkiye bağlayarak, çizdiği grafiği incelemeye başladı. Bitkinin verdiği ölçüler bir hayli ilginçti. Sanki konuşuyor gibiydi. İşte bu his, Bacster’ i değişik deneyler yapmaya zorladı. Amacı bitkinin biraz olsun canını yakmaktı. Ancak bitkinin çizdiği grafiklerde bir değişiklik olmadı. Ne var ki bitkiyi yakmayı düşündüğü an, grafikte farklı eğriler belirmeye başladı. Bitki, Bacster ’in düşüncelerini okur gibiydi.

cleve-plant-1 29backster-square640

Bilim adamı bitkiyi yakar gibi yapınca, grafik hemen normale döndü. Bitki yakılma düşüncesiyle, yakar gibi yapmayı birbirinden ayırıyordu. İşte Cleve Bacster’ in yaptığı bu deneyden sonra, bitkilerin o güne kadar bilinmeyen ilginç bir özellikleri ortaya çıktı. Bitkilerin de kendilerine has bir duygu dünyaları vardı. Bacster bu incelemeleri geliştirdi. Bitkiler insanların akıllarından geçenleri anlayabiliyorsa, mutlaka kendi aralarında da bir ilişki vardı. Odaya dört değişik tür çiçek koyarak, hepsini ayrı ,ayrı elektrotlara bağladı. Çiçeklerden birini yakmaya kalktığı zaman hemen hepsinin tepkisi aynı oldu. Bacster, daha sonra deneylerine Faraday Kafesi’nde devam etti. Sonuçların hiç değişmediğini gördü. Bitkiler yalnız kendilerine değil, öldürülmesi düşünülen hayvanlara bile acıyor, şiddetli tepkiler gösteriyorlardı.

    1. Bülent Akev 19 Mart 2016
    2. Lütfi 21 Mart 2016
      • Alper Erdem 21 Mart 2016

    Alper Erdem için bir cevap yazın Cevabı iptal et